Kaş Çevre ve Kültür Derneği,
yerelin özelliklerini ve özgünlüğünü yaşatarak, kentin tüm doğal, tarihi ve kültürel değerlerini korumak, sürdürülebilir yaşam ve döngüsel ekonomi ilkelerine bağlı kalarak doğal yaşamı gelecek nesillere aktarmak için çalışıyoruz. Kültür-sanat faaliyetleri gerçekleştirerek kentte/yerelde sanatsal üretimin gelişmesini destekliyor, insan ve çevre odaklı her türlü dayanışmanın içinde yer alıyoruz. Akdeniz çanağının kadim bilgisi ile geçmişi geleceğe taşıyan ulusal ve uluslararası çalışmalar yapan gönüllük temelli bir organizasyonuz.

Kaş Hakkında

• Kaş, Batı Torosların Akdeniz’e kavuştuğu, yaylalar, düzlükler, vadileri de olan çoğunlukla dağlık toplam 1,750 km2lik bir coğrafyanın adıdır. Batıda Eşen Çayından doğuda Kekova’ya kadar uzanan 90 km’lik sahili, 54 mahallesinde yerleşik 61.481’lik nüfusu ( yazın bunun 4-5 katına çıktığı tahmin edilmektedir) barındırır.

• Zengin bir tarihi geçmiş ve kültürün mirasçısı benzersiz güzellikteki bu özel coğrafyada, turizm ve tarım ana geçim kaynağıdır.

• Kaş’ın tüm arazisinin %60’ı ormanlarla ve herdem yeşil tipik Akdeniz maki örtüsü ile kaplıdır. (Türkiye ortalaması% 27)

• Kaş, Türkiye’de sınırları içinde iki doğal koruma alanını (Kaş-Kekova ve Patara-Fırnaz) barındıran tek yerdir.

• Tarıma elverişli toprakları düşük orandadır ancak verimlilik açısından yine Türkiye ortalamasının üstündedir. Batısında Eşen Çayının suladığı Kınık Ovasının neredeyse tamamını kaplayan seralarda büyük ölçüde domates yetiştirilmektedir. Doğusunda ve iç kesimlerdeki çöküntü ovalarda ve vadilerde, son yılarda yaylalarda yine sera ve tarla tarımı yapılmaktadır. Ayrıca zeytincilik, meyvecilik ve Akdeniz’in doğal aromatik bitkilerinden kekik ve adaçayının tarımı da son yıllarda gelişmektedir.

• Kaş’ın en az 5 bin yıllık tarihi Likyalılara kadar uzanır. Sonrasında yörede başta Helen ve Roma uygarlığının sayısız antik eserleri günümüze kadar ayakta kalmıştır. Bunlardan Unesco Dünya Kültür Mirası listesine yer alan, Likya Medeniyetinin başkentlik yapmış Xantos ve diğer başkent Patara olmak üzere 8 antik kente ve tescilli-tescilsiz sayısız antik kalıntılara ev sahipliği yapar.

Faaliyet ve Hedeflerimiz

Kaş, bu nadir özelliklerini ana yolların uzağında, ulaşımın görece zor olmasının avantajlarıyla diğer kıyı yerleşimlerine kıyasla son yıllara kadar bir nebze korumuş ve olabildiğince bakir kalabilmiştir.

Ancak bu avantaj yıllar içinde tersine dönmeye başlamış ve tarihi kentleri, antik Likya Yürüyüş Yolları, derin mavi denizi, doğa sporlarına, tekne turlarına elverişli topoğrafyası ile yoğun ilgi odağı ve popüler bir turizm destinasyonu haline gelmiştir.

Ancak bu yoğun ilgiye, kontrolsüz talep patlamasına hazırlıksız ve plansız yakalanan Kaş, 80’li yıllardan beri süregelen yerel halkla bütünleşmiş küçük ev pansiyonculuğu, butik oteller, sınırlı sayıda villa kiralama şeklinde yürütülen butik turizm anlayışından uzaklaşmakta ve plansız, kontrolsüz, çoğunlukla altyapısız, kayıt dışı; doğal alanların, zeytinliklerin, makiliklerin tahribatına mal olan bir “havuzlu lüks tatil villaları” veya “apart turizmi” furyasına teslim olmaktadır.

Turizmin özellikle kayıt dışı turizmin getirdiği kazançlar, köylerin de tarım ve hayvancılığı bırakarak bu sektöre yönelmesine neden olmaktadır. Bu plansız, kontrolsüz, başıboş dönüşüm sadece doğal dokuyu bozmakla kalmamakta tarım ve hayvancılığın da aleyhine işlemektedir. .

Ne yazık ki son yıllarda kamu otoritesinin de bu dönüşümü ya seyirci kaldığı yada yürürlüğe koyduğu projelerle (örnek: Kaş-Kalkan otoyol projesi ve bu projeye uygun imar planları) ve aldığı kararlarla (Patara-Fırnaz Koyu koruma derecesinin düşürülmesi) Kaş’ın doğal ve kültürel varlıklarının korunması ve sürdürülebilirliğini gözetmediği izlenmektedir. Bu kararların veya projelerin hatalı olduğu bilirkişi raporlarıyla ortaya konulmuş, mahkemelerce iptal kararları verilmiştir. Üstüne üstlük çıkarılan “imar affı” düzenlemeleri de halkta bu yönde yeni beklentiler oluşturmuş, plansız, ruhsatsız yapıların sayısı her yıl neredeyse katlanarak artış göstermektedir. Bu inşaat “çılgınlığından” hiçbir şekilde yerleşim yeri olarak imar planlarına konu edilmeyecek olan koruma alanları, zeytinlikler, Likya Yürüyüş Yolları da nasibini almaktadır. Özetle Kaş’ın neredeyse her yeri betona boğulmaktadır.

Kaş’ın doğasının ve tarihi değerlerinin hızla yok edilmesine karşı mücadele, KAŞÇEV kurucularının çoğunun da üyesi olduğu Kaş Çevre Platformu ve Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği tarafından yıllardır yürütülmektedir.

Aslında bu mücadele, sadece Kaş’ta yaşayanların değil her yurttaşın görevidir. Bunu Anayasamız 56.maddesi ile gayet açık biçimde ortaya koymuştur.

“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir”

Biz de yurttaş olarak bu görevi yerine getirmek üzere bir araya geldik ve Nisan 2022’de KAŞÇEV-Kaş Çevre ve Kültür Derneğini kurduk.

Sitemizin ileriki bölümlerinde hem Kaş’ı bu özellikleriyle tanıtıyoruz hem de hangi sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu, geçmişten bugüne verilen mücadelenin özetini, daha ileri çözüm önerilerimizi ve/veya girişimlerimize yer veriyoruz.

Tabii ki bir dünya harikası olan Kaş kültür ve sanattan ayrı düşünülemez; Kaş’ın kültür ve sanat iklimini, hafızasında kalanları, geleceğe dair tasarımlarımızı da dilimizin döndüğünce anlatıyoruz.

Geçmişte yapılmış kültür-sanat etkinliklerinin çoğalarak sürdürülmesini ve Kaş’ın doğal güzellikleri, alternatif tatil olanakları yanında resim, heykel, müzik, tiyatro, sinema, kitap fuarları, söyleşiler, kültür buluşmaları, sokak sanatları, el sanatları kısaca kültür ve sanatın tüm dallarıyla ile anılmasını, böylesi etkinliklerin Kaş’ın günlük yaşamının bir parçası haline gelmesini amaçlıyoruz.

Bu amaçları, idealleri, heyecanı paylaşan, bunun için emek ve zaman ayırabilecek kişi ve kurumlarla el ele vermeyi, dayanışmayı, üretmeyi arzu ediyoruz ve herkesi bu yolda birlikte yürümeye davet ediyoruz. Bize katılın ve birlikte yol alalım.

Kaş hepimizin, bu ülke, bu dünya hepimizin…

Saygılarımızla…